EMEKLİNİN MÜCADELE YILI: 2026

27 Kas 2025 Salih Şencan

Her şey Cumhuriyet’in 100. yılında emekliye “bir defaya mahsus” 5.000 TL ödenmesi ile ve “Türkiye Yüzyılı’nın emektarlarına verilen önemin” vurgulanmasıyla başladı. Bu önemseme (!) münasebetiyle de 2024, “Emekliler Yılı” olarak ilan edildi.

Çalışma Bakanı’nın “Emekliler Yılı Ağaç Dikim Etkinliği”ne katıldığı bu yılın ilk 11 ayında 512 emekli, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Yine bu yıl; demir yolu ulaşımında %10, kamu misafirhane ve sosyal tesislerinde %15 indirim, KYK yurtlarında Temmuz-Ağustos aylarında iki aylık ücretsiz konaklama ile emeklilere “koğuş tipi” gibi tatil müjdeymişçesine sunuldu. Aralık 2024 enflasyonu %1,03 olarak açıklanarak 2025 yılı ilk 6 ayı için %15,75’lik zamla emekliye sabır telkin edilirken “emekliyi enflasyona ezdirmedik” lafzına ilk kez itibar edilmedi. Mart ve haziran aylarında verilen bayram ikramiyesi ise 4.000 TL olarak belirlenirken; Hazine Ve Maliye Bakanı, “dünyanın hiçbir ülkesinde bayram ikramiyesi uygulaması örneğini görmedim” demiş, artış hakkında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı ise “1.000 lira arttırdık ya daha ne olsun” diyerek emekli kesimini bir kez daha gücendirmiştir. Aslında 2024 yılı yerel seçimlerinde iktidar partisini ikinciliğe indiren emekli kitlesinin iradesine de yanıttır bunlar.

Uyguladığı ekonomik politikalarla enflasyonu düşürmesi mümkün olmayan saray rejimi, TÜİK’in becerisiyle Haziran 2025 enflasyonunu %1,37 olarak açıkladı. Böylelikle 2025 yılı ikinci yarısında emekli aylığı artış oranı %16,67, en düşük emekli aylığı da 16.881 TL olarak belirlendi. Yılın 11. ayında açlık sınırının dahi 10.000 TL altında kalan emekliler, yıl boyunca tepkilerini semt pazarlarında bildiri dağıtarak, (bazen tek tek sendikalar, bazen dayanışmalar, bazen de TİP’li Emekliler olarak) protesto ettiler. Ancak; oldukça parçalı ve dağınık olan emekli kitlesinin sesinin yeterince yükselmediğini de teslim etmek gerekir.

Bütün bu olumsuzlukların üstüne Yargıtay Büyük Genel Kurulu, içtihadı birleştirme kararını oy çokluğu ile alarak tüketici kredisi borcu olan emeklinin aylığının tamamının bloke edilmesinin de önünü açtı; ne de olsa “Emekli Yılı” geçmişte kalmıştı.

Biraz da iktidar sözcülerinin emeklilere dair veciz(!) sözlerinden bahsedelim: Çalışma Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı, “aktüeryal” denge söylemi ile (dört çalışana bir emekli yalanı) sosyal güvenlik sisteminin bu hâliyle sürdürülemez olduğu algısını kamuoyuyla defalarca paylaştılar. Oysa; bizzat devletin kendi istatiksel verileri, SGK gelirlerinin 2025 yılı için giderlerinin %95,3’ünü karşıladığı yönündedir.

İnsanların 20 yıl çalışıp 40 yıl emekli aylığı aldığı, öldüklerinde de evlenmemiş kızlarına ödeme yapıldığı safsatasından hareketle bir iktidar sözcüsü de “mevcut emeklilik yaşı gelecek nesillere ihanettir” açıklamasıyla “eskiden 50 yaşında ölüyorduk, şimdi insanlar 78 yaşına kadar emekli aylığı alıyor” açıklamasını yapan Sosyal Güvenlik Kurulu Başkanının önünü açmıştır.

Nitekim; SGK, Sağlık Uygulama Tebliği ile 65 yaş üstü kanser hastalarının ilaç masraflarını ödemekten de vazgeçmiştir. 2024-2028 Orta Vadeli Plan (OVP) kapsamında Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES) yasal düzenlemeleri en geç 2026 yılı başında tamamlanarak Nisan-Haziran döneminde uygulaması başlatılacaktır. Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) Bireysel Emeklilik Sisteminden (BES) TES’e geçişini öngören yeni uygulama hem emekçi hem de emeklilerin geçmiş kazanımlarının tamamına doğrudan saldırı niteliğindedir. Bir yandan işçi sınıfının on yıllardır karşı mücadelesini verdiği kıdem tazminatını kısmen fonlara aktaracak, diğer yandan sosyal güvenlik sistemini de özelleştirmeyi (ikinci basamak emeklilik sistemi diye pazarlanarak) hedefleyen bu gerici saldırıya karşı 2026 yılının bir mücadele yılı olarak geçeceğini söyleyebiliriz.

Bütçeden SGK’nın aldığı pay 2020’de %20,4 iken bu oran 2024 yılında %13,3’e düşmüştür. Beş yıllık dönemde emekli sayısındaki artış da düşünüldüğünde bütçeden ayrılan payın %30 oranında düşürülmesi saray rejiminin emeklilere bakışının somut göstergesidir.

Bütçe görüşmelerinin yapıldığı bugünlerde “halk için bütçe anlayışını” rehber edinerek; sosyal güvenliğe en fazla payın ayrılması ve sadece kaybettiklerimizin değil tüm hak ettiklerimizin geri alınması için örgütlenmek ve birleşmek zorundayız.

Emekliler olarak 2026’yı mücadele yılı ilan etmekten, kazanım için birleşmekten başka şansımız yoktur.